Eski Bayramları Neden Özlüyorum?
- Ümmühan Peçe Sönmez
- 30 Mar
- 2 dakikada okunur

Eski bayramları ne güzelmiş kıymetini bilememişim. Çocukluğumu Türkiye’nin zengin olmadığı ama eğitime, ahlaka , çalışkanlığa , dürüstlüğe değer verdiği, kendi yağı ile kavrulduğu günlerde geçirdim. Babam barajlar konusunda çalışan İTÜ mezunu idealist bir mühendis, annem Üsküdar Amerikan Kolejinde örnek anne ve eş olarak eğitilmiş bir kadındı. İkisi de memlekete hizmeti görev kabul etmişti.

Her ihtiyacımızı kendimiz üreterek karşılardık. Ülke toprakları göz alabildiğine tarlalarla kaplıydı. Başka bir şehre otobüsle giderken saatlerce buğday başaklarını seyrederdik. Bazen köylülerin traktörleri ile topladıkları şeker kamışını şeker fabrikalarına götürdüğünü izlerdik. Ağaçlar meyve , tarlalar sebze doluydu. Yoldan geçerken canımız çekmişse köylüler meyve ikram ederdi.

O zamanlar “organik“ terimini duymamıştık, çünkü organik olmayan bir yiyecek yoktu. Alışveriş merkezi yoktu. Her semtte ayrı gün kurulan pazar, bakkal, kasap, manav, kumaşçı, yüncü , terzi, kitapçı, kırtasiye ve pastaneler, bir de Sümerbank vardı.
Sümerbank ülkemizde üretilen yün ve pamuktan çok sağlam yünlü , basma ve keten kumaşların yanı sıra ayakkabı da yapardı. Türkiye’de yetiştirtilen tasarımcılar her sezon göz alıcı kumaşlar hazırlarlardı. Köylüler pazara indiklerinde Sümerbank’a uğrar bütün aileye metrelerce kumaş kestirirdi. Ben de yazlık elbiselerimiz için Sümerbank’a uğrayacağımız günü iple çekerdim. Koltuklara eskimesinler diye dikilen kılıfların kumaşları da oradan alınırdı. Annem bir kere artan kumaşla bana da döpiyes bile dikmişti ,koltuğa oturduğumda sadece ellerim ve bacaklarım görünürdü.

İşte bu günlerde bayramın da başka önemi vardı. Kendi ayağı üzerinde duran modern Türkiye adetlerine de saygılıydı. Anneler mutlaka çocuklarına yeni kıyafet hazırlarlardı. Son iftardan sonra uyumaz sabaha kadar dikiş dikerlerdi. Bazen yeni bir kumaştan, bazen babanın giymekten parlattığı yünlü pantolonu ters yüz ederek moda mecmualarında gördüklerine benzer muhteşem kıyafetler yaratırlardı. Sabah çocuklar yataklarının yanın da yepyeni kıyafetler bulurlardı. Misafirlere nane likörü, çikolata, badem şekeri ikram edilirdi. Bayram ziyareti kısa olur,15 dakikayı geçmezdi. Ancak ziyaret eden aileye iade ziyareti şarttı. Bayramın uzunluğuna bağlı olarak ya aynı gün ya ertesi gün ziyarete gelen ailenin evine gidilirdi. Erkekler kravat ve takım elbise, kadınlar şık sade bir elbise giyerlerdi.
Eski Türkiye’yi çok özlüyorum.
Prof Dr Elif Dağlı
Comentarios