Dünyada 340 milyon kişinin astım olduğu ve yılda yarım milyon kişinin astımdan öldüğü tahmin edilmektedir. Astım her yaşta görülebilir, enfeksiyonlarla tetiklenebilir ama bulaşıcı değildir, kontrol altında tutulabilir bir hastalıktır. Belirti olduğu zaman tedavi etmek yerine düşük doz ilaçlarla tam kontrol sağlamak yaşam kalitesini arttırır.
Astımın çocukluk yaşlarında başlayıp erişkin yaşa kadar aynı belirtilerle devam etmesi nadirdir. Çoğu zaman erken yaşlarda başlayan belirtiler tedavi iyi uygulandığında, okul çağında veya ergenlikte kaybolmaktadır. Doğumdan itibaren izlenen çocukların yarısından fazlasında hiç hırıltı olmadığı, erken yaşlarda göğsü hırlayanların %24’ünün okul öncesi, %9’unun çocukluk ortasında belirtilerinin azaldığı saptanmıştır. Ancak çocukların %8’inde belirtiler inatçı olarak devam etmiş, % 7’sinde ise geç çocuklukta ortaya çıkmıştır.
Çocukluk astımı daha çok alerji ile birlikte görülmektedir.
Ailede alerji öyküsü, nezle, egzama gibi diğer alerjik hastalıkların bulunması, düşük solunum testleri hastalığın uzun sürebileceğine işaret eden bulgulardır. Uzun dönem izlem çalışmalardan biri de erken yaşta aralıklı vizing belirtisi olanlarda bile ergenlikte astım saptanabildiğini ortaya koymuştur. 10-15 yaşındaki çocukları 60-65 yaşlarına kadar izleyen 50 yıl süreli bir çalışma, astım kontrolü tam sağlanmamış, düşük solunum fonksiyon testi olan çocukların, erişkin yaşlarda kronik obstriktif akciğer hastalığı riski taşıdıklarını ortaya koymuştur.
KOAH artık sadece erişkinlerin, sigara kullanımı nedeniyle oluşmuş bir hastalığı değil, doğum öncesi ve doğum sonrası, gen ve çevre etkileşimi ile ortaya çıkan bir klinik tablo olarak tanımlanmaktadır. KOAH önlenmesinde olumsuz çevresel etkenlere doğum öncesi ve sonrası maruziyetin önlenmesi önem kazanmaktadır.
コメント